top of page

🌐 Küresel Siber Güvenlik Alarm Sistemi Çöküyor mu?

  • Yazarın fotoğrafı: salih görgün
    salih görgün
  • 21 Eki
  • 3 dakikada okunur
ree

Dijital dünyamız her geçen gün daha karmaşık hale gelip, her geçen gün genişlemekte, ancak bu büyüme, siber güvenliğin belkemiğini oluşturan erken uyarı sistemlerinde çatlaklar yaratıyor. Milyarlarca insanın günlük yaşamını sürdürebilmesi, görünmez dijital altyapılara bağlı. Her gün milyarlarca insanın iletişimden finans sistemlerine kadar güvenle kullandığı altyapılar, görünmeyen bir tehlikeyle karşı karşıya olabilir mi?


🧩 NVD ve CVE: Güvenliğin İki Direği Sallanıyor

Son 18 ayda, dünya çapında güvenlik açıklarının tespit ve raporlanmasında kritik rol oynayan iki sistem ciddi kriz yaşadı.

  • Ulusal Güvenlik Açıkları Veritabanı (NVD - National Vulnerability Database), 2024’ün Şubat ayında “kurumlar arası destek değişikliği” gerekçesiyle yeni güvenlik açıklarını yayınlamayı aniden durdurdu.

  • Ortak Güvenlik Açıkları ve Tehditler (CVE - Common Vulnerabilities and Exposures) programı ise, 2025 Nisan’ında sızan bir mektupla birlikte sözleşme iptali iddiasıyla gündeme geldi.

Bu gelişmeler, siber güvenlik dünyasında büyük yankı uyandırdı. Bu iki sistemin işlevsiz kalması, küresel çapta panik yarattı. Güvenlik uzmanları sosyal medyada “NVD ve CVE’nin mezar taşları”yla dolu paylaşımlar yaptı. Çünkü bu sistemler, yazılım açıklarının kataloglanması ve analiz edilmesi açısından siber dünyanın “erken uyarı radarları” gibiydi.

💰 Bütçe Kesintileri ve Yeni Yaklaşımlar

CVE programı, Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA - Cybersecurity and Infrastructure Security Agency) tarafından geçici olarak bir yıllığına daha finanse edildi.Ancak NVD’yi yöneten Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST - National Institute of Standards and Technology), 2024 yılında %12 bütçe kesintisine uğradı. Aynı dönemde CISA da yıllık 3,7 milyon dolarlık desteğini çekti.

Bunun ardından CISA, “Vulnrichment” adlı yeni bir program başlattı. Bu girişim, yalnızca veri açığını kapatmayı değil, güvenlik analizini dağıtık hale getirerek federal hükümetin tek kaynak olma rolünü azaltmayı hedefliyor.Yine de sonuç ortada: NVD’de bugün 25.000’den fazla açık analiz edilmeyi bekliyor — bu, 2017’deki rekorun neredeyse 10 katı.


🧱 Güven Kaybı ve Küresel Etkiler

ABD Ticaret Bakanlığı, NVD için resmi denetim başlatırken, Temsilciler Meclisi üyeleri her iki sistemin de soruşturulmasını istedi.Ama uzmanlara göre en büyük zarar güven oldu.

Siber güvenlik uzmanı Rose Gupta durumu şöyle özetliyor:

“Bugün sorunları çözseler bile, yarın yeniden bozulabilir. Artık tek bir sisteme güvenemeyiz.”

Bu güven kaybı, yalnızca teknik değil, jeopolitik bir soruna da dönüşüyor. Çünkü küresel siber güvenlik altyapısı büyük ölçüde ABD ajanslarının fonlarına bağlı. Bu da, her politik veya ekonomik dalgalanmada zincirin zayıflaması anlamına geliyor.


⚖️ Güvenlikte Yeni Sınıf Ayrımı

Kamuya açık veri tabanlarının zayıflamasıyla birlikte özel şirketlerin sunduğu ücretli güvenlik yazılımları ön plana çıkıyor. Qualys, Rapid7, Tenable gibi platformlar kendi tehdit analizlerini sunarken, küçük şirketler bu çözümlere erişemiyor. Güvenlik mühendisi Komal Rawat durumu şöyle açıklıyor:

“NVD giderse, piyasada kriz çıkar. Diğer veri tabanları hem yaygın değil hem de ücretsiz değiller.”

Bu da dijital dünyada yeni bir “güvenlik uçurumu” yaratıyor: kaynakları olanlar kendini koruyabiliyor, geri kalanlar ise açıkta kalıyor.


🧠 En Büyük Açık: Sistemsel Zafiyet


Eski CVE kurulu üyesi Brian Martin, mevcut sistemin verimsizliğini eleştiriyor. Martin’in yönettiği VulnDB veritabanı, CVE’de yer almayan 112.000’den fazla açık tespit etti. ABD’nin çok katmanlı ve bürokratik güvenlik sistemi nedeniyle süreçler yavaş ilerliyor.

Bu durumdan yararlanan diğer ülkeler de kendi sistemlerini güçlendiriyor:

  • Avrupa Birliği, merkezi olmayan “Global CVE” mimarisini hızlandırdı.

  • Çin, devlet kontrolünde olmasına rağmen güçlü güvenlik veri tabanları kurdu.

Artık “siber güvenlik verisi”, tıpkı yapay zekâ ve bulut teknolojisi gibi teknolojik bağımsızlık savaşının yeni cephesi haline geliyor.


⚖️ Yazılım Üreticilerine Yeni Sorumluluklar

Bu konu, bir diğer önemli tartışmayı da gündeme getiriyor:Yazılım firmaları neden açıklarından sorumlu tutulmuyor?

Yıllardır “EULA” (kullanıcı lisans sözleşmeleri) adı altında uzun, anlaşılmaz metinlerle sorumluluklarını devreden firmalar, artık baskı altında.Örneğin, CrowdStrike’ın 2024 Temmuz güncellemesi milyonlarca bilgisayarı çökertti, hastanelerden havayollarına kadar sistemler durdu.Bu olay, milyarlarca dolarlık zararla birlikte “yazılım sorumluluğu” çağrısını yeniden alevlendirdi.

Uzmanlar, her yazılımın bileşenlerini açıklayan “Software Bill of Materials” (Yazılım Bileşen Listesi) modelinin zorunlu hale getirilmesini savunuyor.


🤖 Yapay Zeka: Çözüm mü, Risk mi?

NVD ve CVE ekipleri, süreçleri hızlandırmak için yapay zekâ araçlarını devreye alıyor.Ancak uzmanlar uyarıyor:

“Yapay zekânın yaptığı küçük bir hata bile, güvenlikte ölümcül olabilir.”

Bazı araştırmacılar, otomasyonun dikkatli planlandığında yararlı olabileceğini savunsa da, yapay zekânın veri güvenliğinde nihai çözüm olmadığı konusunda hemfikir. Bu nedenle 2025’te kurulan CVE Foundation, uluslararası fonlarla desteklenen bağımsız bir model öneriyor.


💡 Sonuç: Dijital Karanlık Çağı Önlemek

Makale, dijital güvenliği artık kamu yararına bir hizmet olarak görmemiz gerektiğini vurguluyor. Nasıl ki salgın hastalıklar veya hava güvenliği uluslararası işbirliği gerektiriyorsa, siber güvenlik de aynı ciddiyetle ele alınmalı.

Aksi halde, sadece büyük şirketlerin korunduğu; küçük işletmelerin, bireylerin ve hatta ülkelerin “dijital bir karanlık çağda” savunmasız kaldığı bir döneme girebiliriz.


 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page