
Stefan Zweig

Zweig'ın en bilinen kurgu eserleri arasında Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (1922), Amok Koşucusu (1922), Korku (1925), Karışık Duygular (1927), Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat (1927), psikolojik roman Sabırsız Yürek (1939) ve Satranç (1941) yer almaktadır.

Satranç
The Royal Game
Bir gemi yolculuğu… Aynı güzergahta kesişen iki zihin…
Dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, soğuk ve hesaplı zekâsıyla herkesi şaşkına çevirirken; Dr. B., tesadüfen bu oyuna dâhil olur. Ancak onun satrançla tanışması, Nazi esaretinde geçen karanlık günlere uzanır. Bir oyun, bir tutku, bir deliliğin sınırında gidip gelen zihinlerin düellosu başlar.
“Satranç”, insan ruhunun dayanma gücünü, yalnızlığın yarattığı iç dünyayı ve zekânın tutsaklığa karşı en büyük direnişini anlatan unutulmaz bir Zweig klasiğidir.
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
24 Hours in the Life of a Woman
Bir kadının hayatındaki tek bir gün… Ama o gün, tüm yaşamını değiştirmeye yetecek kadar sarsıcı.
Zweig, duyguların fırtınasında savrulan bir kadının, tesadüfen tanık olduğu bir olayla kendi bastırılmış tutkularını yeniden keşfetmesini anlatır. Bir anlık heyecan, bir yabancıya duyulan ani çekim ve vicdanla arzunun çetin mücadelesi…
“Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat”, insan kalbinin karmaşıklığını, tutkuların yıkıcı gücünü ve bir günün bir ömre bedel olabileceğini çarpıcı bir zarafetle ortaya koyar.


Olağanüstü Bir Gece
Fantastic Night
Monoton bir hayat süren soylu bir adam, bir pazar günü yaşadığı beklenmedik bir olayla tüm varoluşunu sorgulamaya başlar. Tesadüflerin yön verdiği o gece, onun için bir dönüm noktası olur; duyarsızlığın yerini tutku, bencilliğin yerini insanlığa dair derin bir farkındalık alır.
“Olağanüstü Bir Gece”, bir ruhun uyanışını, vicdanın yeniden doğuşunu ve sıradan bir hayatın tek gecede nasıl anlam kazanabileceğini anlatan etkileyici bir Stefan Zweig klasiğidir.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Ünlü bir yazar, doğum gününde eline geçen uzun bir mektupla sarsılır. Mektubun sahibi, yıllar boyunca onu uzaktan sevmiş; sessiz bir hayranlıktan tutkulu bir aşka dönüşen duygularını hiç dile getirememiş bir kadındır. Artık adı bile bilinmeyen bu kadın, satırlarında hem aşkın saf hâlini hem de unutulmanın acısını bırakır.
“Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu”, karşılıksız sevginin sessiz çığlığını, anıların gücünü ve insan kalbinin derinliklerinde gizlenen fedakârlığı zarif bir dille anlatan unutulmaz bir Zweig eseri.
